Her şey o kadar hızlı oldu ki, gözümü açıp kapayıncaya kadar
yanımda 1,5 yaşında bir oğlan çocuğu buldum.
Küçükken hep hayal ederdim... Evleneceğim, aşık olacağım
kişi neye benzeyecek, nasıl biri olacak? Çocuklarım nasıl olacak, kim dünyaya
benim çocuğum olarak gelecek? Ne zaman tanışacağız? Bugünleri, hep bir merak
hep bir heyecan içinde bekledim.
Şimdi durduğum noktadan hayatıma bakıyorum ve altımda akan
koca bir nehir var sanki...
Nehire atlayıp, akıntıya kapılıp suyla birlikte hareket
etmez isem çoğu şeye geç kalıyorum hissine kapılıyorum.
Diğer yandan durup düşünmeden hareket ettiğim her an için
pişmanlık duyar mıyım? Soluklanmadan yaşarken kaçırdığım onca andan mahrum mu
kalıyorum? gibi endişelerle kavruluyorum.
Bir sarkaç halinde ruhum ve bedenim.
Ben bu sarkaç halinde gitgeller yaşarken,
O bir Çınar büyüyor da büyüyor.
Bir can yanı başında büyürken hata yapmaktan korkmak mı
dersin?
Bir can yanı başında büyürken belki farkına bile varmadığın
bir tepkinin onun üstündeki etkisini farkına varamamanın ağırlığı mı dersin?
Tüm bu karanlık hislerin yanında Çınar'la her şey aydınlık.
Hayat umut dolu ve neşeli.
İyi ki varsın oğlum, iyi ki bizi seçtin hayatımıza girdin.
Senle geçen şu kısacık ama bir o kadar da uzun 20 ay boyunca ne çok öğrendik.
Çok hüzünlü yazdım sanki ama inan içim de hüzün yok. Seni
çok özlüyorum gün içinde tek sebebi bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder