Anneliğin Ata Sporu, Evham..

Evham evham evham… Çınar’ın dört aylık macerasında sıklıkla bana eşlik eden duygu. Engel olamıyorum ne yapayım. Baran’a diyorum ikinci çocukta daha rahat olunuyormuşJJ ama bu onu kandırmak için yeterli sebep olmuyor tabi ki. Baran tek çocukta kalmakta kararlı, ben ise koşullar el verse beşe kadar giderim :P
Çınar doğduğu gün yoğun bakıma alınmıştı ve dört gün kadar da yoğun bakımda kalmıştı. Ne oldu ne olacak derken evham içime çöreklendi. Kan şekeri yükseldi düştü derken içim eridi gitti. Hastane fazlı bitip eve geldiğimizde de evham tam gaz devamdı. Hastanede ki evhamın yerini eve uyum sağlamaya çalışma telaşı aldı. Biberonları kaynatsak mı sterilizatör mu kullansak dan lohusa hallerine değin bin bir türlü ruh hali... Evdeki düzende de her emzirmeden sonra ilave olarak kaşık biberon ile anne sütü takviyesi yapıyorduk. Doktorumuz bir süre daha bu şekilde devam etmemizi istemişti.  Yani emzirme bittikten sonra bir sonraki sefere kaşık biberon ile ilave takviye için süt sağmam gerekiyordu. Emzirdikten sonra bana kalan azıcık uyku süremin bir kısmı da böylece gitmiş oluyordu. En zayıf noktam uyku olduğu için bu süreçte sanırım en zorlandığım kısım uykusuzluk kısmı oldu ama ilginç bir şekilde buna da alıştım. İnsanoğlu neye alışmıyor değil mi:) 3 saat aralıksız uyuduğumda dünyalar benim oluyordu. Tabi bu süreç sonsuza kadar sürmüyor allahtan. Uykular hafiften düzene girdi derken bu seferde Çınarım öksürmeye başladıL ateş yoktu sadece kuru kuru öksürüyordu, ilk hastalık hemen soluğu doktorda aldık. Şu aşamada hemen ilaç verilmez sen bol bol emzir dedi. Tabi bu arada ağlamalar vızıldamalar çoğaldı, uykudan öksürükle uyanmalar derken, bir doktora daha götürdüm. Bu defa  Dr. Nüvis Kaya Tataroğlu’na gittik. Her gün ilave 100ml sıvı daha alsın dedi. Su, rezene ve elma suyu olmak üzere. Rezene ve elma suyu 15ml, su alabildiği kadar. Bir de burnuna yumuşaması için anne sütü damlatıyorum. Çok işe yaradı. Eczaneden damlatmalık ufak bir şişe aldım. Salı’dan beri öksürük devam ediyor. Umarım ilaca gerek olmadan atlatır minik Çınarım. Bu sebeple uykuya dalması epey zorlaştı, biraz önce uzun uğraşlar sonunda uyuttuk. Öksürdüğü için yatağı da eğimli yaptık,  gündüz uykuları için de araba koltuğunu kullanıyoruz. Öksürüğü için evham yapmamaya çalışıyorum ama ilk öksürük olunca böyle telaşa kapıldım sanırım. Dediğim gibi ikinci çocukta daha rahat oluyormuşsunJJ Göreceğiz dostlar…



Görsel: Anne Geddes

Kök Hücre-Kordon Kanı

Kordon kanının saklanabildiğini hamileyken öğrendim. Öğrendiğim gibi eşimle araştırmaya başladık nedir ne değildir, ne kadar gereklidir diye baya bir kafa patlattık. Eşimin halası genetik dalında doçent. Direkt onu aradık, görüşünü alalım diye. Sağolsun bize baya detay bilgi verdi. Üniversitedeki konuyla ilgili arkadaşlarından da bilgi almıştı. Dedik ki biz bu işi yapalım.

Kordon kanı bebek doğduktan sonra göbek kordonu içinde kalan kan. Kordon kanı ile bebeğin damarlarında dolaşan kan birbirinden farklı oluyormuş. Kordon kanı, kan üretiminde görev alan kök hücreleri içerdiği için kıymetli. Çocuğunuzun ileride yaşayacağı hastalıklarda kordon kanı kök hücre merkezlerince çoğaltılıp kullanılabiliyor. Kordon kanı doğum esnasında alınıp, kordon kanı bankalarında belli bir süre saklanabiliyor.  Ekiplerin doğuma girmesine gerek olmuyor. Kadiköy Şifa’da doğum yaptım. Doktoruma kordon kanımı bankaya vermek istiyorum dediğimde tamam halldederiz dedi. Yapılan işlem anne ve bebeğe herhangi bir zarar vermiyor. Doğum esnasında bu işlemi doktorum yaptı ve kordon kanı bankalarının daha önceden hastanelere iletmiş oldukları saklama kitinde muhafaza ettiler. Onkim’e daha önceden bilgi verip aramıştık. 2 saat içinde gelip doktorumdan kiti aldılar. Ödemeyi orda gerçekleştirdik. Senelik saklama bedeli 300TL. İlk etapda ödenmesi gereken medla da 2500TL. Tek seferlik. Saklama merkezleri İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa yerleşkesinde bulunuyor. Kordon kanı saklanmasını çocuğumuz için yaptığımız bir sağlık sigortası olarak düşündük. Biz tedbir amaçlı yaptırdık. Umarım yaptıran kimse kullanmak zorunda kalmaz. Sağlıkla büyüsün tüm bebekler.

Yenidoğan Sünneti

Bir oğlum olduğunu öğrendiğimde sünnet meselesini bebiş doğduğu gibi halletmek istedim. Hayatında sünnet, çocukluğundan kalan acı bir anı olarak yer etmesin, travma yaşamasın istedim.  Ayrıca yapılan araştırmalar yenidoğan döneminde sünnet olan erkek bebeklerin, idrar yolu enfeksiyon geçirme olasılıklarının sünnet olmayanlara göre belirgin derecede daha az olduğunu göstermiş. Ek olarak yenidoğan döneminde yara iyileşmelerinin son derece hızlı olduğunu okumuştum.  Her anlamda sünnetin erken yapılmasını bir avataj olarak gördüm.

Çınar’ın doğduğu günün ertesi sabaha yenidoğan sünnetini yaptırmayı planladık. Ancak Çınar doğduğu gün kan şekeri düşük olduğundan  yenidoğan bebek bakım ünitesine alındı. Sünnet olayı da bu nedenle ertelenmiş oldu.  Kafandaki planlar ile hayat uyuşmuyor kimi zaman. Çınar 4 gün yoğun bakım ünitesinde kaldıktan sonra evimize geldik. Hem Çınar hem ben kendimizi toparlayalım, sünneti peşisıra yapmayalım dedik ama yenidoğan sünnet sürecini de kaçırmak istemiyordum. Bu nedenle sünneti ilk 30 gün içinde yaptırmamız gerekiyordu. Çınar'ın  25.gününde sünneti yaptırmaya karar verdik. Sünneti Kadiköy Şifa Hastanesinde Op. Dr. Murat Mutuş yaptı. Murat Bey dünya şekeri , babacan bir insan. Bizi çok rahatlattı. Bir gün önce internetten bir sürü yorum okumuştum, bebek şöyle huzursuzlanıyor böyle huzursuzlanıyor diye. Murat Bey ısrarla öncesi ve sonrasında hiçbir fark olmayacağını belirtti. Ben çocuğunuzu size söylemeden sünnet etsem ve getirsem farkı anlamazsınız dedi. Dediği de oldu. Sünnet sonrası Çınar hiç huzursuzlanmadı. Yanımızdan alınıp getirilmesi toplam yarım saat sürdü. Geldiğinde  sakin sakin etrafa bakınıyordu. Emzirdim hemen. Kanama riskine karşı 2-3 saat hastanede beklememiz gerekiyordu. Hastanede bu süreci  geçirmemiz için bize bir oda vermişlerdi. Rahat rahat takıldık oda da. Hemşireler pansuman için geldiler, 2 pansuman sonrası artık gidebilirsiniz hiçbir sıkıntı yok dediler. Evde 2 gün boyunca banyo yapılmayacak ve günde 3 kere hastanede vermiş oldukları antibiyotikli pomad daire şeklinde pipi başı çevresine sürülecekti. Hepsi bu...
Gece uykusunda huzursuzlanmadı ve bir önceki gece kalktığı kadar kalktı. Ne eksik ne fazla. Yani Murat Bey’in dediği doğruydu, bize söylemeden sünnet etse getirse Çınar'daki farkı anlamazdık. 2 gün sonra banyo yaptırdık. Banyo ile daha da hızlı toparlandı. İşin özü kendi adıma çok doğru bir karar vermişiz. Kendi tecrübelerimden yola çıkarak yenidoğan sünnetini kesinlikle tavsiye ederim. 

Fotograf: instagram spiritysol

Bebekle ne zaman gezmelere tozmalara başlayabiliriz?

Çınar doğduğu zaman kafamdaki sorulardan biri de "Çınar’ı ne zaman dışarı çıkarabilirim?" sorusuydu. İlk hafta kontrolleri için doktora gidiş gelişleri saymıyorum. Benim sorduğum pusetine koyup ne zaman en yakın parka veya markete birlikte gidebileceğimizdi. Sorunun net bir cevabı yok aslında. Bu, anne ve bebeğe göre değişken bir süreç, bunu anladım. Annenin ne zaman hazır hissettiği çok önemli bir kriter. Bebeği her gün dışarı çıkarmanın bebeğin bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, bu nedenle ilerleyen zamanlarda bebişlerin daha az hastalandığı söyleniyor. Biz ilk kez 25. gününde dışarı çıkardık. Tabi demin bahsettiğim doktor gidiş gelişleri haricinde. Sonrasında yakın bir dostumuzun doğum günü için bir restorana gittik. Bu da bizim için bir mihenk taşı oldu. Dışarı çıkıp birlikte bir şeyler yaptıkça rahatladık. Aa oluyor yapabiliyoruz, hallediyoruz dedikçe gaza geldik. Çınar Şuan 4 aylık, her gün dışarı çıkıyoruz. Kar yağdığında da çıkardık. Dışarıda kalma süresini havanın durumuna göre belirliyoruz. Bugün de İstanbul Modern’e gittik.
Yurt dışında müzelerde gezerken minicik bebeklerle müze gezen insanlara hep çok özenmişimdir. Bende gittiği her yere bebeğini, çocuğunu da götürüp onlarla ortak bir hayat kurgulayan ebeveynlerden olmak istemiştim. Bebeğiniz olmadan nasıl bir gün planlayıp geçiyorsanız, bebeğiniz ile de bunu yapabilmek pekala mümkünmüş. Yaşayıp görüyoruz. Her deneme sonrası çok mutlu oluyoruz.
İşin ilginç kısmı bebeğiniz doğmadan kafanızda belirlediğiniz annelik modeli doğduktan sonra değişebiliyor. Ben çocuğumu şöyle büyüteceğim dediğiniz, böyle asla yapmam diye ahkam kestiğiniz şeyleri bir bakmışsınız yapmışsınız. Kesin uygularım dediklerinizin üstünde de yeller esiyor. Doğumdan sonra hormonlar daha bir aktif oluyor sanırım. J Bir bakmışsınız yavrusunu korumak için her şeyi yapabilen bir kediye dönüşmüşsünüz. İlk zamanlar bende biraz daha korumacı yaklaşıyordum ama yavaş yavaş gittikçe rahatlıyorum, rahatlıyoruz. Önemli olan kendinize ve bebeğinize zaman vermek. Zamanla her şey kafada oturuyor.

Hamileyim çatlar mıyım?


Hamile olduğumu etrafımdakilere söylemeye başladığımda iş yerinden bir arkadaşım bana mucize kremin ismini vererek hayatımı kurtarmadı tabi ki ama çatlaklardan kurtardı. Kremi tavsiye eden kişi de acayip güzel bir hatun olunca dedim ki bu kremi kesin almalıyım. 
Söylüyorum kremin adı Lierac. 
Hamileliğimin ikinci ayından itibaren kremi sabah akşam sürdüm.  Bu işler genetik; annende varsa sende de çatlak olur dediler. Yalan… Annemde olmasına rağmen  bende çatlak matlak  olmadı. Tabi işin içine hamilelik boyunca düzenli beslenme ve yürüyüşü de ekliyorum. Ayıptır söylemesi ne kalçalarımda ne de göbeğimde çatlak oluştu. Annem hamileyken çatlaklarının oluştuğunu bildiğimden bendeki durumu kreme bağladım. Lierac  bende işe yaradı valla.  Mutluyum, huzurluyum. Sizlere de tavsiye ederim. Tabi çatlaklarım oluşsaydı da farketmezdi çok takar mıydım? Sanmıyorum. çünkü hamilelik başlı başına muhteşem bir deneyim. Sadece krem deneyimimi paylaşmak istedim. Lierac works dostlar 

Harmony Testi Duydunuz mu?

İkili test sonucum 1/300 çıkınca dünyam başıma yıkılmış gibi olmuştum. Olasılığı öğrendiğim gün dünya π günüydü ama benim için dünya 3 hafta boyunca  1/300 günü oldu. Çünkü 3 hafta sonra harmony test sonucum çıkacaktı ve rahatlayacaktım. Hamilelikte Harmony Testi duymuşsunuzdur.  Hamileler için yeni nesil tarama testi diye geçiyor. Down sendromu ve X ve Y kromozomu bozukluklarının saptanmasında kullanılıyor. Yaptırması ülkemizde zorunlu değil.  Doktorlar İkili test sonrası olasılığı kritik bulunan anne adaylarına tavsiye edebiliyor. Tabi her doktor tavsiye ediyor mu bilmiyorum ama benim doktorum İkili test sonucum 1/300 çıkınca işi garanti altına alalım bu nedenle ya Harmony testi yaptırın ya da amniyosentez dedi.   Harmony Testi sadece koldan alınan bir tüp kan ile gerçekleştiriliyor. Amniyosentezden hep çekinmişliğin vardı zaten. Harmony testin koldan alınan bir tüp kan ile hallolduğunu öğrendiğim an kararımı vermiştim. Harmony test yaptıracaktım. Tüpler Amerika'ya yollanıyor ve sonuç 3 hafta içinde elinizde oluyor.  Bu testi hastaneler yerine direkt laboratuarlarda yaptırınca bir tık daha ucuza geliyor. Ben Çiftehavuzlar gelab ‘de yaptırdım. Birkaç şubesi daha var. İnternet sitesinden inceleyebilirsiniz. 3 Hafta sonra inanılmaz rahatlamıştım. Hiçbir risk çıkmadı. Sonuçların geldiğini öğrendiğimdeki kalp çarpıntım üniversite giriş sınavında olmamıştı. Biricik bebeğim 15 hafta 6 günlüktü, bir sonraki hafta da oğluşum olacağını öğrenecektim. 
İkili test sonucu olarak sadece bir olasılık çıkıyor ve bu olasılıklar gereksiz yere hamileleri gerebiliyor . Aslında harmony test ülkemizde daha uygun bir fiyata ve zorunlu olsa da ikili test yaptırmadan direkt olarak harmony test yaptırılsa ve hamileler daha az gerilse ne güzel olur..


Görsel: 1907: Gustav Klimt, 'Hope II'

Biri Tek UMBLİKAL Arter mi dedi?

Sevgili tek umblikal arter hamile okur, bu bir rahatlatma yazısıdır. 

Doktorum, hamileliğimin yaklaşık 20. haftasında tek umblikal artersin dedi. Latinceye yatkınlığım olsada mavi ekran vermiştim. Neyyy tek umblikal arter mi? Bu da nesiydi şimdi? Doktorum, panik yapmamamı ama daha sıkı takip gerektiren bir hamilelik süreci yaşayacağımı söyledi.  

Tek umblikal arter, ultrasonda göbek kordonunda 3 yerine 2 damar görülmesi ile tanınabiliyor.  
Doktor, bebeğinde gelişim geriliği olabilir dediğinde,  kafam direkt zekaya gitmişti ancak burda gelişim geriliği deyince anlatılmak istenilen erken doğum  gerektirebilecek bir durum oluşma durumuymuş.
Yani kısaca bebek karnımda yeteri kadar beslenemez ise erkenden alınıp dışarıda besleme işlemine biz devam edeceğiz diyorlardı. 
Yüksek tansiyon yaşayabilirsin, ama bu da sadece bir ihtimalmiş. Hamilelikte kafamın içinde dolaşan milyon düşünce baloncuğuna, çok büyük bir baloncuk daha eklendi tabi. Yani özetle hamileliğime, yeni bir boyut olarak tek umblikal arter girmişti. 

Süreçte hep kendi kendime şöyle dedim; 

"Melis bunlar hep ihtimaller, sen pozitif ve iyi ihtimaller içinde kalacaksın. Sakın kafanı takma" 

Özellikle doktorum dediği bir şey, kafamın içinde sürekli kendi kendime tekrarladığım bir motto haline gelmişti. 

"Bunu düşünerek yaşayamazsın aynı İstanbul’un deprem bölgesi olup burda yaşamaya devam etmemiz gibi bir süreç bu."

Kafama yatmıştı. Deprem olma ihtimalini biliyoruz ama sürekli bu ihtimali düşünerek de kafayı yemiyoruz en azından. Ya da bu ihtimali sürekli düşünüyorsak taşınmak da bir seçenek.

Annemin bir kaç tanıdığının tanıdıklarında sorunsuz tek umblikal arter hamilelik geçiren olduğunu öğrenmiş ve az da olsa rahatlamıştım. Türkiye’de bloglara baktığımda ise bu durum ile karşılaşıp tecrübesini paylaşan bulamamıştım. Benzer deneyim yaşayıp sorunsuz bir hamilelik geçiren kişilere çok ihtiyaç duymuştum. 

Benzer deneyimler olsa rahatlatıcı olurdu... aa bak başkaları da yaşamış ama bir şey olmuyormuş psikolojisine çok ihtiyaç duyuyor insan. 
O nedenle bu yazıyı yazıyorum sevgili hamile okur.
34. Haftadan sonra kontroller sıklaştı. Doktorum haftada en az iki kez tansiyonumu kontrol etmemi istedi. Tansiyonum yüksek ise direkt ona haber vermem konusunda tembihledi. Tansiyonumu sürekli belli aralıklarla kontrol ettim. Riskleri sevmiyorum, aman bir şey olmaz ölçmeyeyim demedim. Çok güzel bir hamilelik geçirdim. Tek umblikal arter olmam hiçbir komplikasyon yaratmadı. 36. Haftama kadar işe devam ettim. Bol bol su içtim, yürüyüş yaptım. 38 hafta 5 günlük iken minik Çınar’ımı doğurdum. 
Eğer sende de tek umblikal arter var ise bu hiçbir şey demek değil. Moralini bozacak bir şey hiç değil. Çocuğun sakat olacak demek de değil. Doktorlar ihtimaller üzerinden konuşup, tüm ihtimalleri sana aktarabiliyorlar. 

Bu ihtimalleri üstüne alınma, pozitif düşün, hamileliğin keyfini sür. En azından ben öyle yapmaya çabaladım.  Her hamilelik biricik ve kendine özel...
Görsel: Mother Tree by *zgul-osr1113