Bebekle Seyahat Notları- Bursa

Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın "Beş Şehir" kitabında dediği gibi; “Bu şehirde muayyen çağa ait olmak keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki insan "Bursa'da ikinci bir zaman vardır."diye düşünebilir. Yaşadığımız,gülüp eğlendiğimiz,çalıştığımız,seviştiğimiz zamanın yanı başında, ondan çok daha başka, çok daha derin,takvimle,saatle alakası olmayan; sanatın, ihtiras, imanla yaşanmış hayatın ve tarihin bu şehrin havasında ebedi bir mevsim gibi ayarladığı velüt ve yekpare bir zaman...”


Şubat ayın son hafta sonu kendimizi Bursa yollarında bulduk. Cumartesi sabahı kahvaltı için ilk durağımız Dere Bahçe Restaurant oldu. Şırıl şırıl akan dere ve yeşillikler içinde bir mekan. Çok güzel bir çocuk park alanı da var. Çınar ile çok rahat ettik açıkçası… Şubat ayında olmamıza rağmen hava şansımıza dışarıda kahvaltı yapmaya uygundu.


Kahvaltı sonrası otelimize yerleştik. Gönlüferah Termal Otelde kaldık. Bize Sultan odalarından ayarlamışlar. Osmanlı'nın ilk başkentine gelip de Sultan odasında kalmamak olmazdı. Sultan odası çok işimize yaradı. Pencerenin kenarında boydan boya turuncu bir koltuk vardı ve Çınar, turuncu koltuk sayesinde odada hiç sıkılmadı diyebilirim. Bol bol tırmanıp oradan oraya attı kendini. Yastıklar da bol olunca, Çınar için tam bir oyun alanı oldu turuncu koltuk.
Sonrasında hemen üstümüzü başımızı değiştirip, Uludağ’ın eteklerine doğru yol aldık. Uludağ Milli parkına otelden ring servis var sanıyorduk ama sadece belli bir dönem oluyormuş. Biz o dönemi yakalayamamışız ve arabalarla çıktık, şansımıza yollar tertemizdi yaklaşık yarım saatte tepedeydik.
Baran ilk defa snowboard denemesi yaptı. O sırada bizde Çınar’ la Le Chalet Meribel Kafe’de ısındık. 






Ertesi gün kimsede tekrar tepeye çıkmak için enerji kalmamıştı. Bizde pazar gününü kültür turu ilan ettik. İlk olarak otelimizin çok yakınında bulunan Tarihi İnkaya Çınar'ı görmeye gittik. Sisli havanın içinde 600 yıllık Çınar tüm heybetiyle bizi karşıladı. Zamanda yolculuk yapmış gibi hissettik. Bunca yıl tüm görkemiyle ayakta kalmış Çınar'ın yanında durmak, soluklanmak çok iyi geldi.


Çınar'ın yanından ayrıldıktan sonra  muhteşem bir müzeye gittik.

veee karşımızda "Karagöz Müzesi"

Yıllardır atıl duran eski trafo binası 1997 yılında yeniden yapılandırılarak Sanat Evine dönüştürülmüş. 2007 yılında da Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Karagöz Müzesi olarak hizmet vermeye başlamış. Yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Karagöz Müzesi’nde; ünlü sanatçıların koleksiyonlarından derlenen Karagöz Hacivat tasvirleri ve dünyanın çeşitli noktalarından getirilmiş kuklalar sergileniyor.
Gezinin son noktası Kozahan'dı. Pideli köfte yemeden önce sahlep içmeye uğradık. Han, 1491 yılında dönemin Osmanlı padişahı 2.Bayezid tarafından Mimar Abdül ula bin Pulat Şah’a İstanbul’daki eserlerine gelir sağlaması amacıyla yaptırılmış. Diyarbakır'daki hanlara benzettim. Çok keyifli bir haftasonu gezisi oldu. Çınar 17 aylıkken yapmış olduğumuz Bursa gezisinden edindiğim en önemli deneyim çocuklu gezi de ne kadar kalabalıksan o kadar rahat edersin :)