Bir
döngüdür gidiyor bu sıralar. Bir hortuma kaptırmışım kendimi ve ne yapsam
içinden bir türlü çıkamıyorum gibi. İş ev, ev iş derken... soluklanacak anlar
yaratamadım kaç gündür. Akşamları Çınar’ı uyuturken uyuyakalıyorum. Sabahları
da bir telaş servisi yakalamaya çalışıyorum. Bu sabah saatin çalmaması ile
telaş katsayım çarpı 1000 e ulaştı. Deli yağmur var ve servisi kaçırma ihtimali
resmen şakaklarıma ağrılar soktu. Döngüye bu yağmurda servis olmadan işe ulaşma
çabasını eklemek istemedim.
Sabahları,
eğer Çınar uykusunu alamadan kalktıysa kucakta demlenmeyi, hop iki meme
fırlatıp demlenmeye devam etmeyi seven bir çocuk. Bu sabah hem geç kaldım hem
de Çınar’ın demlenme ihtiyacının olduğu bir sabaha denk geldim. Bende şöyle
yaptım... Küvetin yanında kafamı başaşağıya eğmek suretiyle saçımı Baran’a
yıkatırken Çınar’a sarıldım. (Çünkü temas halinde olmayınca sanki etinden et
koparıyormuşuz gibi ağlıyor) Sonrası tuvalette yere oturmuş saçımı kuruturken
Çınar’ı kucağımda emzirdim sonra demlenmeye devam etti. Dişimi fırçalarken
Çınar’ı omzuma aldım. Dişimi fırçalamaya Çınar omzumdayken devam ederken ve aynaya
baktığımda kendimi bir ahtapota benzetmişken annem geldi. Çınar’ın demlenme ihtiyacını
anneme devredip, evden koşar adımlarla çıktım ve deli yağmurun içinden koşarak servise
yetiştim.
Sanırım
bu küçük adrenalin ile döngüden az da olsa sıyrıldım. Gregor Samsa bir sabah
kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulur, bende bu sabah kendimi dev bir
ahtapota dönüşmüş olarak buldum.
Görsel: Omar Rayyan painting
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder